bugün

entry'ler (14)

gta online

GTA V oyununun online versiyonu. ilk günden beri güncelleştirmeler ve eklentilerle gelişimi hiç durmamış, oynayışı oldukça keyifli bir oyundur. Adam akıllı oyanayabilmek ve gerçekten zevk almak için arkadaşlarla birlikte oynanmalıdır. Tek başına hem sıkıcı hem de zor bir oyun haline gelir.

Her ne kadar güzel olsa da GTA VI'yı geciktirdiği söyleniyor. GTA online hâlâ çok popüler iken Rockstar GTA VI'ya hız vermiyormuş.

şeriat getiremediği için mağdur olmak

Totaliter bir sistem olan şeriatın savunucularının büründükleri kılıf. Mağduriyetlerini başkalarının özgürlüğünü kısıtlamak ve onların hayatları üzerinde tahakküm kurmak için kullanırlar.

uludağsözlük müslüman mısınız değil misiniz anketi

Türkiye'de açıkça Müslüman olmadığını söyleyen insanların varlığını ve Türkiye için hâlâ bir umut olduğunu gösteren anket.

internet üzerinden yapılmasa insanlar kimliklerini açık ederek bu kadar özgürce Müslüman olmadıklarını muhtemelen söyleyemezlerdi fakat önemli değil.

Müslüman olmadığımı belirtmeme gerek yok sanırım.

agptek

A02ST model MP3 çalarını yeni aldığım ses ekipmanları markası. Kendisinden son derece memnunum. 16 gb hafızası var ve hafıza kartı takılabiliyor. Şarjını henüz bitirmek nasip olmadı. Yani gayet iyi.

Telefon kullanımımı azaltmaya karar verdiğimden beri bana en çok yardımı dokunan alet bu oldu diyebilirim. Artık telefonu çantama atıyor, MP3 çaları cebime koyuyorum. Telefondan hem daha küçük hem de çok ama çok daha hafif. Herkese tavsiye olunur.

fnac

Fransa'nın en büyük zincir elektronik ve müzik mağazası. Tabii bunlar dışında kitap ve kırtasiye ürünü hatta beyaz eşya bile bulmak mümkün. Her ne kadar kitapçıları desteklemek için kitap alışverişimi buradan yapmasam da geniş CD ve plak seçenekleriyle beni cezbediyor.

En son oyun konsolu köşesinde kendimi kaybettim. Keşke dedim burayı toptan alıp eve götürebilsem. Ha bir de pikap, müzik seti, kulaklık, radyo vs. gibi sese dair sunduğu seçenekler de çok güzel. Sanırım bir sonraki pikapımı buradan alacağım. Hatta fotoğrafını çektim bile.

led zeppelin

1969'da çıkan ilk albümlerini birazdan dinleyeceğim rock grubu. Şimdiye kadar Dazed and Confused dışında bildiğim şarkıları yok. Bu şarkıdaki gitara bayılıyorum.

Bir sonraki plakçı ziyaretimde Led Zeppelin kısmına da bakacağım sanırım.

latince

hint-avrupa dil ailesine mensup ölü bir dil. günümüzde vatikan'ın resmî dillerinden biri.

şu anda (bkz: assimil) ile öğrenmekteyim. grameri için her ne kadar zor dense de bence güzelliği bu zorluktan gelmektedir. hem isim çekimi (déclinaison) hem de fiil çekimi (conjugaison) vardır. ayrıca isimlerin eril, dişil ve nötr olmak üzere üç cinsi bulunur. hangi kelimenin hangi gruba ait olduğunu yani hangi kurala göre çekimleneceğini bilmek için sözlüğe bakmak neredeyse şarttır. bu yüzden sınavlarda bile sözlük kullanılmasına müsaade edilir.

ben her ne kadar assimil ile öğreniyor olsam da "lingua latina per se ıllustrata" kitabı da güzeldir. fransızca bilenler için gaffiot sözlüğü vazgeçilmezdir.

yazarların sevdiği oyun film uygulama

Oyun için biraz düşündüm ama (bkz: gta online) 'da karar kıldım.
Film kültürüm çok zayıf ama (bkz: the godfather) diyorum.
Uygulama da maalesef (bkz: Instagram) ama azaltmaya çalışıyorum. Günlük 15 dakika sınır koydum.

bang bang

Cem Karaca'nın Apaşlarla birlikte 1967'de yaptığı pek bilinmeyen şarkısı. Ben de varlığından daha bugün haberdar oldum. ilginç bir şekilde Spotify'da bile yok.
Sözleri şöyledir:

Şu gördüğün dağlarda
Hep atlılar yaşardı
Mertliğe silah atıp
Korku, dehşet saçardı
Evleri, namusları, ocakları
Yakıp yıkarlardı

Fadime'nin Hasan'ı askere gidiyordu
Kızanlar silah atıp hep eğleniyorlardı
Gece yolda çevirdiler
Üç el ateş.. Hasan'ı vurdular

Fatma Hasan'ı buldu
"Canım sana ne oldu?"

Beni saran kolların
Öpem dudağın soldu

Ah o kötü atlılar
Seni benden aldılar
Bu aşk böyle biter mi
Ömür böyle yiter mi

Canım benim
Neredesin? Seviyordum
Sana varamadım
Ben artık yaşayamam
Kendimi vuracağım

levent pekcan

Teknoseyir sitesi ve kanalının editörlerinden biri. Zaman zaman pireyi deve yaparak ufak tefek şeyler için seyircilere çıkışsa da genel anlamda işini iyi yapan, donanımlı biri. Bilhassa Türkçesine hayranım. Kullandığı deyimler, benzetmeler ve diksiyonu çok iyi.

Eski teknolojileri anlattığı bölümlerde mutluluğu yüzünden okumak mümkün. Benim de en sevdiğim videoları bunlar. Ayrıca Teknoseyir Muhabbet yayınında kendisini dinlemesi hayli keyifli. Bir gün kendisiyle tanışmayı isterim.

(bkz: Teknoseyir)

teknoseyir

Türkçe yayın yapan en kaliteli teknoloji sitesi diyebiliriz. Youtube kanallarında çok fazla abonenin olmaması Türkiye'de kalitenin ne kadar değer gördüğünü anlatmaya yeter sanıyorum.

Ürün incelemeleri güzel olsa da benim favorim Tozlu Raflar başlığı altında yaptıkları ve eski teknolojileri konuşup tanıttıkları videolar. Bunun dışında her hafta "Haftalık Gündem Değerlendirmesi" ve tabii ki karantina sürecinde başlattıkları "Teknoseyir Muhabbet" programlarını dört gözle bekliyorum. Levent Pekçan bazı zamanlar pireyi deve yapıp yok yere fazla sinirlense de kendisini dinlemesi hayli keyifli. Düzgün bir hitabeti ve ilginç bir tarzı var. Türkçeyi çok güzel kullanıyor.

Murat Gamsız'ın da tarzı bana bazı yakın arkadaşlarımı hatırlattığı için kendisine bir yakınlık hissediyorum.

Şu sıralar iki programı da indirip mp3 çalarımdan dinliyorum.

cep telefonu bağımlılığı

Son zamanlarda kendimde teşhis ettiğim bağımlılık. Bazı sabahlar Instagram'ı kapatıp yataktan çıkmam iki saati buluyor. Asansör beklerken, sıradayken ve en basitinden yolda yürüken telefonu açmadan yapamıyorum. Açtığımda da tek yaptığım Instagram'a girmek veya uygulamalar arasında gidip gelmek.

En kötüsü de artık ezber ve öğrenme yeteneğimin iyice düşmüş olması. Nasıl olsa yanımda, açar bakarım hissi yüzünden ne adres ne de tarih ezberliyorum. işim için önemli bilgileri bile ezberleme ihtiyacı duymuyorum. Hatta dinlediğim bazı şarkıların başlıklarını bile bilmiyorum.

Bağımlılığın bu kadar korkutucu hal almasından sonra bir şeyler yapmam gerektiğine karar verdim. Instagram'a 15 dakika, Firefox'a 30 dakika sınırı koydum. Onun dışında Spotify, Youtube kullanmayı bıraktım. Twitter uygulamasını sildim. Biraz daha ileri gidip mp3 çalar aldım.

Mp3 çaları bu kadar özlediğimi fark etmemiştim. Şimdi yanımda az sayıda ama iyi bildiğim albümler var. Ayrıca podcast konusunda da daha seçici oldum. Yeni albümler öğrenmek için de çaba göstermek hoşuma gidiyor. Beğendiğim grupların diskografilerine bakmaya başladım.

Umarım daha da azaltmayı beceririm.

bibliotheque nationale et universitaire

Tam adı "Bibliothèque nationale et universitaire de Strasbourg" olan kütüphane. Adı üzerinde Strasbourg'un milli üniversite kütüphanesidir. Mevcut binası République meydanında olup 19. yüzyılda neoklasik tarza inşa edilmiştir.

2015 yılında restorasyonu bitmiş ve kullanıcı dostu aynı zamanda çok şık bir kütüphane halini almıştır. Açık raf sistemi çok güzeldir. Önemli hemen her eser elinizin altındadır. Onun dışında 200.000 kitaplık fena sayılmayacak bir envanteri vardır.

Doktora öğrencileri ve araştırmacılar için ayrı bir çalışma salonunun yanında ortak çalışmalar için küçük özel salonları mevcuttur. Bu salonların önceden rezerve edilmesi gerekir.

Dezavantajlarından bahsetmek gerekirse herhalde öncelikle çalışma saatlerini saymak gerekir. Haftaiçi ve cumartesi 10.00-22.00 arası açıkken pazar günü sadece 14.00-22.00 arası açıktır. Fakat yaz uygulamasına geçildiğinde pazar günü açılmaz. içindeki Dallmayr kafe de akşam 19.00'da kapanır.

Fotokopi hizmeti de Fransa'nın hemen her kütüphanesinde olduğu gibi son derece kısıtlıdır. Kartınızı okutarak kullanabildiğiniz iki fotokopi makinesi zaman zaman yeterli olmamaktadır.

gallimard

Fransa'nın en prestijli yayınevlerinden biri. Gerek kitap seçimleri gerekse de baskı kaliteleri hayli yüksek. Büyük yazarların eserlerini Fransa'da genelde Gallimard yayımlar.

La Pléiade adında özel bir serisi de vardır. Bu seri Türkiye'de Yapı Kredi Yayınları'nın Delta serisine benzetilebilir fakat Delta'dan çok daha geniş ve kalitelidir. Serinin fiyatları 65 avrodan başlar. ikinci eller ise 45 avro civarındadır.